İş etiği daha fazla kazanmanın anahtarıdır

Şirketlerin uzun vadede başarılı olabilmeleri güvenilir olmalarına ve bunun için etik ilkelere bağlı faaliyet göstermelerine doğrudan bağlıdır. Peki bu durum şirket kazancını nasıl etki ediyor?

Son yılların en gözde kavramlarından birisi de “etik”dir. Aslında felsefenin doğuşundan beri filozoflar tarafından tartışılan “etik” konusunda giderek artan oranda çeşitli yorumlar, yazılar ve kitaplarla karşılaşmak mümkün oluyor. Bununla birlikte bu kavramın çok da doğru bir şekilde kullanıldığını ifade etmek mümkün değil. özellikle çoğu zaman eş anlamlı olarak birbirinin yerine kullanılan etik ve ahlâk kavramlarının aslında farklı anlamlarının bulunduğunu belirtmek gerekiyor. “Ahlâk”, bir toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimleri ve kuralları iken, “etik” ise ahlâk bilimi veya ahlâk felsefesidir. Yani “etik”, teori ve evrensel geçerliliği bulunan kurallar ile ilgiliyken, “ahlâk” ise pratik ile ilgilidir ve ülkelere, topluluklara göre farklılık gösterebilir.

Etik konusunda birçok tanım bulunuyor. Fakat genel olarak ilişkilerde evrensel düzeyde kabul görmüş değer yargılarının bütününü “etik” olarak ifade etmek mümkün. Etiğin bir alt kümesi olan “iş etiğinin” ağırlıklı olarak gündeme gelmesi ise 1960‘larda ABD‘de başladı. 1980’lerden itibaren büyük şirketlerden başlayarak tüm dünyadaki şirketlerde etik ilkeler veya kodların belirlendiği, etik komiteleri ve birimlerin oluşturulduğu, çeşitli derneklerin ve üniversitelerde araştırma merkezlerinin kurulduğu, araştırmaların yapıldığı görülüyor. özellikle gelişmiş ülkelerde karşılaşılan büyük şirket yolsuzluklarından sonra bu konuya verilen önemin çok daha arttığını söylemek yanlış olmayacak. Türkiye’de de 2000’li yıllardan itibaren etik konusunun giderek önemsenmeye başlandığını, bu konuda çeşitli dernekler kurulduğunu, büyük şirketlerin etik kodlarını belirleyerek yayımladığını belirtmek gerekiyor.

“İş etiğini”, iş dünyasında olması gerekli değer yargıları ve davranış kuralları olarak ifade etmek mümkün. Günümüzde şirketlerin tek önemli performans kriterinin “kâr” olduğunu ifade etmek mümkün değil. Şirketlerin birbirlerine, çalışanlarına, müşterilerine, devlete ve tüm topluma karşı yükümlülükleri bulunuyor. Gittikçe karmaşıklaşan ve rekabeti artan iş dünyasında şirketlerin tüm paydaşların çıkarlarına duyarlı olarak faaliyet göstermeleri ve yönetim yaklaşımlarında etik disipline sahip olmaları büyük önem taşıyor. Etik ilkeler, şirketin tüm bu paydaşlara karşı yükümlülüklerini ve temel değerlerini ortaya koyuyor.

Şirketlerin uzun vadede başarılı olabilmeleri güvenilir olmalarına ve bunun için etik ilkelere bağlı faaliyet göstermelerine doğrudan bağlıdır. Bu çerçevede aslında şirketin etik ilkeleri veya kodlarının bulunması ve faaliyetlerini bu çerçevede yürütmesinin kârlılık üzerine doğrudan etkisi olacağını belirtmek çok mümkün olmamakla birlikte, güvenilir bir şirket olmasına katkıda bulunarak dolaylı yoldan orta ve uzun vadede şirketin çok önemli kazançlar elde etmesine neden olabileceğini belirtmek yanlış olmayacak. özellikle büyük şirketler etik ilkeleri benimseyen şirketlerle iş yapmaya, tedarikçilerini buna göre belirlemeye giderek artan oranda yöneliyorlar. Yapılan araştırmalarda 4-5 yıl içinde iş etiği uygulamalarının şirketlere maddi kazanç olarak geri döndüğü, karşılaşılan çeşitli risklerin, oluşabilecek maddi ve manevi zararların azaldığı kanıtlanmış durumda.

Bununla birlikte şirketlerin yalnızca etik ilkelerini belirlemesi yeterli olmayan bir yaklaşımdır. Bu kapsamda şirketin etik ilkelerinin gerçekçi ve birbiriyle tutarlı olması, şirketin Yönetim Kurulu tarafından onaylanması, tüm paydaş ve çalışanlara duyurulması, düzenli olarak gözden geçirilmesi ve gerekli güncellemelerin yapılması, etik ilkelere uyulmaması durumunda kişilerin karşı karşıya kalabileceği yaptırımların belirlenmesi ve bunların titizlikle uygulanması, çalışanların etik kod ve ilkeleri bilmesi ve benimsemesinin sağlanması, bunun için personele eğitimler verilmesi, bu yönde verilecek mesajlar ile konunun gündemde tutulması, şirketin etik düzeyinin belirlenmesi ve geliştirilmesi için kontrol ve denetimlerin yapılması büyük önem taşıyor.

İş etiğini, şirket felsefesi haline getiren şirketlerin müşteriler ve diğer paydaşlar ile dürüst, adaletli, güvene dayalı, sağlıklı ve uzun süreli bir ilişki kurabilmesi sayesinde hem daha fazla gelir elde etmeleri, hem de faaliyetlerini güvenli bir şekilde sürdürebilmelerinin mümkün olabileceğini belirtmek gerekiyor. Etik yaklaşımı ve duyarlılığı olmayan bir şirketin uzun vadede varlığını sürdürebilmesinin kolay olmayacağını belirtmek yanlış olmayacak. Bu nedenle büyük küçük demeden tüm şirketlerin etik ilke veya kodlarını belirlemesi ve faaliyetlerini etik duyarlılığa sahip bir şekilde yürütmeleri hem kendileri, hem diğer paylaşları ve toplum için büyük önem taşıyor.

Gürdoğan YURTSEVER

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş ve , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.