KOBİ’ler risklerden nasıl korunabilir?

Son dönemlerde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dikkatler, küçük ve orta boy işletmeler olarak tanımlanan KOBİ’lere yönelmiş durumda. Yavaşlayan büyümeyi yeniden hızlandırmanın yolunun KOBİ’leri desteklemekten geçtiği ifade ediliyor. Bu nedenle tüm dünyada KOBİ’leri destekleyen düzenlemeler yapılıyor. Türkiye’de yapılan düzenlemelere göre KOBİ’ler mikro, küçük ve orta boy olmak üzere üçe ayrılıyor. Yıllık net satış hasılatı 1 milyon TL’nin altında olanlar mikro, 1-8 milyon TL arasında olanlar küçük boy, 8-40 milyon TL arasında olanlar ise orta boy işletmeler olarak tanımlanıyor.

Avrupa Birliği’nde ise KOBİ tanımının üst sınırı 50 milyon EURO olarak belirlenmiş durumda. Ülkemizde belirlenmiş üst sınır olan 40 milyon TL ile kıyaslandığında Avrupa Birliği ülkelerine göre KOBİ’lerimizin çok daha küçük olduğu görülüyor.

KOBİLER TÜRK EKONOMİSİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
KOBİ’ler ülkemiz ekonomisi için büyük önem taşıyor. Türkiye’de işletmelerin yaklaşık yüzde 99’unu oluşturan KOBİ’ler, toplam istihdamın yüzde 75’ini, toplam katma değerin yüzde 55’ini, toplam satışların yüzde 65’ini, toplam yatırımların yüzde 50’sini, toplam ihracatın yüzde 60’ını gerçekleştiriyor. Bu rakamlar, KOBİ’lerin ülkemiz ekonomisindeki önemli rolünü açıkça gösteriyor. Bu nedenle KOBİ’lerin güçlenmeleri, büyümeleri ve dünya pazarlarında rekabet güçlerinin artması önem taşıyor. Bunun için de hem devlete hem de KOBİ’lere önemli sorumluluklar düşüyor.

KOBİ’LER RİSKLERE KARŞI KIRILGAN
KOBİ’ler faaliyetleri esnasında pek çok riskle karşılaşıyor. Günümüzün artan rekabet ortamı, bu riskleri daha da büyütüyor ve işletmeleri riskli yatırımlara zorluyor. KOBİ’ler bu risklere karşı kırılgan bir görünüm sergiliyor. Özellikle piyasalardan ve kendi operasyonlarından kaynaklanan riskleri yönetmede yetersiz kalıyorlar. Bunun yanı sıra likidite yönetiminin iyi yapılamaması veya yasal düzenlemelere uyum konusundaki eksiklikler önemli risklere neden olabiliyor. Bir çok KOBİ işletmesinde riskleri yönetmek konusundaki mekanizmaların yetersiz olduğu görülüyor. Etkin yönetilemeyen bu riskler önemli zararlara ve itibar kayıplarına neden olabiliyor. Bu zararlar KOBİ’lerin yetersiz mali bünyeleri ile birleştiğinde iflas ile de sonuçlanabiliyor.

KOBİ’LERİN KURUMSALLAŞMASI GEREKİYOR
KOBİ’lerin güçlenmeleri ve rekabet güçlerinin artması için bu konuda geliştirilecek ekonomi politikaları ve yeni düzenlemelerin gerekli olduğu ortada. Fakat bunların yanı sıra KOBİ’lerin kurumsallaşmaları ve günümüzün çağdaş yöntemleriyle etkili bir şekilde yönetilmeleri de önem taşıyor. Kurumsallaşma, her sektör ve boyuttaki kurumlar açısından olduğu gibi KOBİ’ler için de sıkıca sarılınması gereken çağdaş bir yönetim yaklaşımıdır. Şeffaf ve hesap verebilir olmayı, yasa ve düzenlemelere uymayı, tüm paydaşlara eşit davranmayı içeren kurumsal yönetim yaklaşımını KOBİ’lerin işletme kültürü haline getirmeleri gerekiyor. Kurumsallaşma KOBİ’ler için bir lüks ve maliyet değil ihtiyaçtır.

RİSKLERİ YÖNETECEK MEKANİZMALAR OLUŞTURULMALI
Kurumsallaşmak için işletme bünyesinde kontrol, risk yönetimi ve denetim mekanizmalarının etkin bir şekilde oluşturulması ve işletilmesi de gerekiyor. Yönetim kurulu tarafından oluşturulması ve sahiplenilmesi gereken bu mekanizmalar işletmenin karşı karşıya kaldığı risklerin etkili bir şekilde yönetilmesi için hayati önem taşıyor.
Kurumsallaşmanın en etkili mekanizmalarından birisi de iç denetimdir. Bir güvence ve danışmanlık faaliyeti olan iç denetimin temel amacı kuruma değer katmaktır. İç denetim faaliyeti, kurumların iç kontrol, risk yönetimi ve kurumsal yönetim sistemlerinin geliştirilmesine katkıda bulunur, iş süreçlerin iyileştirilmesini, kaynakların etkili ve verimli kullanılmasını sağlar, hata ve hilelerin önlenmesine yardımcı olur, risklerin neden olabileceği kayıpları azaltır, kurumların itibarını korur, hedeflerine ulaşmasına katkı sağlar. İç denetim, tüm dünyada kabul gören etik kuralları, standartları ve metodolojisi ile her kuruma katma değer sağlayan bir faaliyettir.

Ülkemizde de bir çok sektörde ve kurumda iç denetim zorunlu bir faaliyet olarak uzun yıllardır uygulanıyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu reel sektör ve KOBİ işletmeleri açısından da iç denetimin önemini büyük oranda artırdı. Birçok KOBİ işletmesinde iç denetim faaliyeti yürütülüyor. Fakat iç denetimin KOBİ’lerde daha fazla yaygınlık kazanması da bir gereklilik olarak karşımızda duruyor.

Bu şekilde KOBİ’lerin iç sistemleri ve dolayısıyla kurumsal yapıları güçlenmiş olacak, KOBİ’ler karşı karşıya oldukları riskleri daha etkili yönetebilecek, zararları önleyebilecek, sağlıklı büyüyebilecek ve rekabet güçlerini artırabileceklerdir. Bu nedenle KOBİ’lerin kurumsallaşmaları, çağdaş yönetim yaklaşımları ile yönetilmeleri, riskleri etkili yönetmeye imkan sağlayacak kontrol ve risk yönetimi sistemlerini oluşturmaları ve işletmeleri, kendi yapılarına uygun bir şekilde iç denetim faaliyetinden yararlanmaları gerekiyor.

Gürdoğan Yurtsever

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş ve ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.