Dünya nereye gidiyor?

11 Eylül’den sonra dünya, terörizmle mücadelede yeni bir döneme girdi. Bu süreçte ABD, Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etti. Bir çok uluslararası kuruluş ve ülke, terörizmle mücadele etmek için faaliyetler yürüttü ve büyük harcamalar yaptı. Bu amaçla ülkelerin askeri harcamaları her geçen gün daha da büyüyor.

Son dönemlerde tüm dünyada hepimizi kaygılandıran gelişmeler oluyor. Terör ve şiddet olayları hızla tırmanıyor, hemen her ülke terörist saldırıların hedefi oluyor, bazı terör örgütleri devlet kuracak büyüklüğe ulaşıyor. Başta Suriye ve Irak olmak üzere bir çok yerde savaş ve çatışmalar yaşanıyor, ilkel çağlarda yaşanmamış nitelikte vahşice katliamlar yapılıyor, milyonlarca kişi yaşadıkları yerleri terketmek ve mülteci olarak diğer ülkelerde çok zor şartlarda yaşamak zorunda kalıyor.

Gelir adaletsizliği, insan hakkı ihlalleri ve çevresel felaketler artıyor, yolsuzluklar bir türlü önlenemiyor. Dünya ülkelerinin büyümesi azalıyor. Dünyanın en çağdaş bilinen ülkelerinde radikal akımlar iktidara yükselecek seviyeye geliyor, bazı ülkelerde iktidar oluyor. Kapitalizmin refah götüremediği kitlelerin hoşnutsuzluğu artıyor ve demokrasi aracılığıyla demokratik sistemler yıkılıyor. Irk, din ve mehzep temelli hoşgörüsüzlük, güvensizlik, ayrışma, kutuplaşma ve çatışmalar artıyor. Medeniyetler çatışması teorisini destekleyen gelişmeler yaşanıyor. Dünya felaketle sonuçlanabilecek bir delilik dönemine girmiş gibi görünüyor.

SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÜNYANIN DENGESİ BOZULDU

Soğuk savaş döneminde iki kutuplu dünya dengesinin, soğuk savaşın bitmesiyle birlikte bozulduğunu ifade etmek yanlış olmayacak. Bu dönemde yerleşik ekonomik sistem düşmanlık ve rekabetten beslenen bir nitelik gösteriyordu. Silahlanma ve askeri harcamalarının tavan yaptığı soğuk savaş döneminde dünya ekonomisini bu harcamalar canlı tutuyordu. Düşmanlık, tehdit ve rekabet üzerine oluşan iki kutuplu dünya düzeni kendi içinde bir denge mekanizmasını da oluşturmuştu. Fakat soğuk savaşın sona ermesi, bu denge mekanizmasını ortadan kaldırdı. Bu durum dünyada siyasal ve ekonomik açıdan belirsizlikleri de beraberinde getirdi. Daha önce silahlanma ve savunma harcamaları ile beslenen ve dünya ekonomisine yön veren büyük aktörler bir anda düşmansız kaldı. Düşman olmadan büyük silahlanma ve savunma harcamaları yapmak mümkün değildi. Fakat özellikle 11 Eylül saldırıları ile dünyanın yeni düşmanı da belli oldu: Terörizm

TERÖRİZMLE MÜCADELE DÖNEMİ

11 Eylül’den sonra dünya, terörizmle mücadele dönemi olarak ifade edilebilecek yeni bir döneme girdi. Bu süreçte ABD’nin Afganistan ve Irak işgaline şahit olduk. Bir çok uluslararası kuruluş ve ülke terörizmle mücadele amacıyla önemli faaliyetler yürüttü ve büyük harcamalar yaptı. Terörizm ile mücadele ve güvenlik amacıyla ülkelerin askeri harcamaları her geçen gün daha da büyüyor. Devlet kurumları ve şirketler terörün finansmanının önlenmesi amacıyla çalışanlar istihdam ediyor, yazılımlar kullanıyor. Bu organizasyonlar her geçen gün büyüyor. Terör ve terörün finansmanıyla mücadele günümüzde büyük bir ekonomi haline geldi. Fakat önceki dönemlerde sınırlı ve yerel düzeyde kalan terör olayları bu süreçte tüm dünyaya yayıldı, etki ve şiddeti arttı. Terörizm biteceğine maalesef daha da genişledi. Terör örgütleri bugüne kadar görülmemiş biçimde büyüdü, mali kaynakları devasa boyutlara ulaştı. Bir çok ülke büyük terör saldırıları ile sarsıldı, yüzlerce kişi hayatını kaybetti veya yaralandı. Terör saldırıları insanların günlük yaşamını ve psikolojilerini alt üst ediyor. Güvenlik kaygıları ülkeler arası ilişkilerde belirleyici oluyor. Suriye’deki kaos giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Suriyeli mülteciler sorunu bir çok ülkeyi ekonomik, siyasi ve sosyolojik açılardan derinden etkiliyor.

NE ZAMAN DENGE SAĞLANACAK?

Terörizmin bu kadar büyümesi ve tüm dünyayı etkiler hale gelmesinin sebepleri sorgulanıyor. Bir çok komplo teorisinden bahsediliyor. Terörü bitirmek amacıyla uygulanan yanlış politikaların terör olaylarını bitirmek yerine daha da büyüttüğü ifade ediliyor. Bu değerlendirmelere katılmamak maalesef mümkün değil. Dünyanın dengesini derinden sarsan terörizmi bu derece büyük bir sorun haline getiren koşulları ve bu gelişimden menfaaat temin eden aktörleri doğru bir şekilde değerlendirmek gerekiyor.

Terörizmi bitirmek gerekçesiyle bilinçli veya bilinçsizce yapılan yanlışlıklar, çözümü daha da zorlaştırıyor, içinden çıkılamaz bir noktaya sürüklüyor ve diğer büyük sorunları da besliyor. Toplumlar ve medeniyetler arasında artan k2utuplaşma dünyanın geleceğine yönelik kaygıları artırıyor. Bütün bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak veya en azından azaltmak adına artık hızlı ve doğru adımlar atılması gerekiyor. Bu konuda da özellikle dünya ekonomisine yön veren ülkelere büyük sorumluluklar düşüyor.

DÜNYANIN EKSENİ, DOĞU’DAN BATI’YA KAYIYOR

Siyasi ve ekonomik gücün yeniden dağıldığı bir dönemi yaşıyoruz. İki kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir dünyaya evrilen bu süreçte ABD, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği en önemli aktörler konumunda. Çin’in son dönemlerde izlediği dışa açılma politikası dünya siyaseti ve ticaretini derinden etkiliyor. Dünyanın ekseninin batıdan doğuya doğru kaydığı sıkça dile getiriliyor. Çin’in bu politikası, ABD’de Trump’ın hiç beklenmedik bir şekilde seçimi kazanması ve korumacılığı ön plana çıkarması, Rusya’nın eski gücüne kavuşması, Avrupa Birliği’nin Brexit ile yaşadığı süreç dünyanın geleceğinde belirleyici olacak.

KÜRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN İŞBİRLİĞİ ŞART

Küresel sorunların çözümü için dünya ülkelerinin işbirliği içinde hareket etmesi şart. Bu süreçte de özellikle Birleşmiş Milletler’e çok önemli rol ve sorumluluklar düşüyor. Fakat Birleşmiş Milletler günümüzde bu çözümün merkezi olmakta çok yetersiz kalıyor. Günümüzün dünyasında artık yetersiz kalan Güvenlik Konseyi’ndeki yapılanmanın ve veto yetkisinin diğer dünya ülkelerini de içine alacak şekilde değiştirilmesi ve Birleşmiş Milletlerin rolünün daha etkili bir düzeye yükseltilmesi gerekiyor. Batı dünyasının bugüne kadar biriktirdiği demokrasi ve insan hakları başta olmak üzere çağdaş kazanımlar temel alınarak bunlar yapılabildiği takdirde bütün büyük sorunların üstesinden gelmek ve daha güvenli bir dünya inşa etmek pekala mümkün olabilir.

Gürdoğan Yurtsever

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş ve ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.